SUNGUR’un TB-2 dahil olmak üzere SİHA entegrasyonunun gündemde olduğunu hatırlatan uzmanlar SUNGUR, Türkiye’ye kritik bir taktik yeteneği kazandıracağını belirtti. Türkiye’nin SUNGUR’la birlikte ilk kez MANPADS ihraç eden ülkeler kulübüne katılacağı kaydedildi.
SUNGUR, Türkiye’de bir ilke imza atıyor! Kritik TB-2 detayı
ROKETSAN’ın tek er tarafından kullanılan, omuzdan atılan hava savunma sistemi (man-portable air defense system / MANPADS) SUNGUR, Türk savunma sanayii ve Türkiye’nin askeri kapasitesi açısından önemli bir eşiği temsil ediyor.
Halihazırda, uluslararası silah sistemleri pazarında en uzun menzile sahip MANPADS olan SUNGUR, teknik özellikleriyle ön plana çıkıyor. Ayrıca ROKETSAN’ın, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yapımı Stinger MANPADS programına katılmasının ardından geliştirdiği kapasiteyi, müteakip olarak milli bir çözüme teşmil etmesi de kritiktir. Zira, söz konusu yol haritası, Türk savunma sanayi için doğru bir uluslararası işbirliği paradigmasını ve NATO eko-sistemi içinde izlenen isabetli bir askeri endüstriyel stratejiyi ortaya koyuyor.
SUNGUR KRİTİK BİR TAKTİK YETENEK SUNACAK
Öncelikle SUNGUR’un teknik niteliklerini hızlıca değerlendirelim. ROKETSAN’ın açıklamalarına göre[1]sistem, 8 kilometrelik bir etkili menzile ve 4 kilometrenin üzerinde bir azami irtifaya sahip. SUNGUR, mevcut profiliyle, Rus Su-25[2]ve Avrupa merkezli MBDA tarafından dizayn edilen Mistral MANPADS çözümlerinin önünde. [3] Elbette diğer tüm silah sistemlerine dair vurgumuzu, askeri bilimlerin objektif çerçevesinde SUNGUR için de yineleyeceğiz. Tüm test verileri ve resmi açıklamalardan daha kıymetli olan, SUNGUR’un bundan böyle yolculuğunda, gerçek çatışma sahalarından elde edilecek verilerin analizidir.
SUNGUR’un kızılötesi görüntüleyici arayıcı başlık ve güncellenmeye açık Dost-Düşman Tanıma (IFF) altyapısı gibi özellikleri oldukça dikkat çekici. Geçtiğimiz aylarda ilk ihracat başarısına[4]imza atmaya yakın olduğu vurgulanan SUNGUR, şimdiden küresel silah pazarındaki yerine dair önemli ipuçları sunuyor. Yaklaşık 15 kilogram ağırlığı ile oldukça hafif ve portatif bir sistem[5]olan SUNGUR, omuzdan ateşlenebilmesinin yanı sıra, hava, kara ve deniz platformlarına entegre edilebilmesiyle esnek bir harekat tasarısı sunmak üzere dizayn edildi.
MANPADS TAKTİK KAPASİTESİ NEDİR?
Tek er tarafından kullanılan hava savunma sistemleri (MANPADS), dayanıklı olmaları, hafif ve portatif dizayn felsefeleri, birim maliyetleri ve asimetrik etkileriyle pek çok aktörün dikkatini çeken çözümler. Özellikle yeni nesil MANPADS örnekleri, hedef tespit, güdüm sistemleri, karşı önlemlerden kaçınma ve menzil irtifa parametrelerinde, ilk nesillere göre çok daha tehlikeli ve sonuç alıcıdır.
Süregelen Rusya-Ukrayna savaşı, MANPADS kullanımına dair önemli dersler[6]sunuyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarının ilk aşamalarında, söz konusu sistemler, Rus Hava-Uzay Kuvvetleri (VKS) için alçak irtifayı oldukça zorlu ve tehlikeli hale getirdi. Dahası, güdümlü mühimmat alanında yaşanan eksiklikler ve envanter zafiyeti, Rus hava platformlarını da alçak irtifalara zorladı. Son dönemde bu sorun güdümsüz mühimmata eklenen kitlerle çözülmeye çalışılsa da, Rus saldırılarına karşı başında böyle bir yola gidilmedi. Ukrayna’nın, savaşın başında İzyum’da bir Rus Su-34 savaş uçağını[7]MANPADS ile düşürmesi, o dönemde ciddi bir etkiyi beraberinde getirdi.
Günümüzde pek çok ülkenin hava kuvvetleri, NATO standartlarına ulaşmadı. Akıllı mühimmat eksikliği, pek çok savaş uçağını, görevlerini icra edebilmek için alçak irtifada uçmaya zorluyor. İşte MANPADS kabiliyeti, tam da bu noktada devreye giriyor.
Elbette, ihraç potansiyeli çok yüksek olan SUNGUR’a dair ciddi bir siyasi-askeri hassasiyeti belirtmekte de yarar var. Türkiye, SUNGUR’la birlikte ilk kez MANPADS ihraç eden ülkeler kulübüne katılacak. MANPADS ihracatı, doğası gereği, çok kritik bir konu zira böyle bir asimetrik taktik kapasiteye ulaşmaya çalışan kötü niyetli aktörler de hayli fazla. Bahse konu olan tehdit, yalnızca askeri hedefler değil, havaalanları ve sivil havacılık için de geçerli. O nedenle, MANPADS ihracatı hususlarında, ithal eden ülkenin son kullanıcı hassasiyeti ve envanteri üzerindeki tam kontrolü oldukça elzemdir.
SUNGUR, TÜRKİYE’YE HANGİ ASKERİ KABİLİYETLERİ KAZANDIRACAK?
Özellikle alçak irtifada seyreden döner ve sabit kanatlı insanlı platformlar ve SİHA’lar karşısında önemli bir yetenek olarak tasarlanan SUNGUR, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) kritik bir taktik kapasite sağlayacak.
Her şeyden önce, önemli bir alanda dışa bağımlılık sona erecek ve ihracat portföyü de açılacak. Söz konusu çözüm, kara birliklerine hava savunmada caydırıcı yetenekler kazandıracak. SUNGUR, Türk askeri üslerinin alçak irtifa tehditlerine karşı korunmasında, ve kritik tesislere ve üslere karşı oluşabilecek tehditlere karşı da önemli rol oynayacak.
SUNGUR’un Türk askeri envanterine milli bir çözüm kazandırması, harekat bağımsızlığı açısından da dikkate değer. Örneğin, 2016 yılında Suriye’nin kuzeyinde icra edilen Fırat Kalkanı Harekatı sırasında, Baas rejimine bağlı Suriye Arap Hava Kuvvetleri’ne ait L-39Z Albatros eğitim/hafif taarruz uçağının ileri konuşlu TSK personeline saldırması[8]sonucunda acı kayıplar verildi. Bu elim olay sonrasında TSK, Suriye sınırına Stinger füzeleri ile donatılan Atılgan alçak irtifa hava savunma sistemleri sevk etti. Söz konusu vakada, ilgili birliklerin elinde SUNGUR MANPADS olması, çok şeyi değiştirirdi.
TB-2 SERTİFİKASYONU KRİTİK
Son olarak, SUNGUR’a ilişkin bir diğer bilgiyi eklemekte yarar var. Esnek bir füze konfigürasyonuna sahip SUNGUR’un, TB-2 dahil olmak üzere SİHA entegrasyonunun gündemde olduğu haberlere yansıdı. KIZILELMA, ANKA-3, AKINCI gibi stratejik platformlara hava-hava füzesi sertifikasyonu mülahazası zaten planlar arasında. Öte yandan, TB-2 gibi sistemlerin hava-hava kabiliyetiyle mücehhez olması, özellikle yükselen bir trend haline gelen dronların diğer dronlarla mücadelesi ve robotik harp hususunda yeni bir sayfa açacaktır.
KAYNAK: Anadolu Ajansı